Kur’an’da “Kıyamet” ve “Saat” Kavramları

Dil anlatmak, anlamak ve anlaşılmak içindir, bu onun var oluş gayesidir. Eskiler onu muvazaa yani uzlaşı aracı olarak tarif ederler. Sadece konuşulanı değil aynı zamanda bir metni doğru, sağlıklı anlamak içerdiği kavramların vazedildikleri anlamlara göre anlaşılmalarıyla olur. Aksi bir durum paradoksa yol açar. Kur’an gibi bir din kitabının çevirisi için tabii olarak böyle bir şey arzu edilmez. Kur’an, tercüme edilirken dikkat edilmesi gereken hususların başta geleni kavramsal çelişkilere mahal vermeyecek bir dikkat ve özenin harcanması gerektiğidir. Tercüme demişken bu işin zorluğunu Refik Halid Karay’ın yazdıklarıyla belirtmeden geçemeyeceğim. O, şöyle söylüyor: “Ortalıkta mütercim çok, muharrir yok! Tercüme o kadar kolay bir iş midir? Hatta şöyle sorabiliriz: Tercüme, teliften daha zor değil midir? Zordur. Hele çevireceğimiz eser Arsene Lupin veya Pamuk Prenses olmazsa! Hoş bunları da yabana atmamalı. … Tam otuz beş yıldan beri yazdığım ve lisan bildiğim, ayrıca heveslendiğim halde bugüne kadar henüz bir tercüme yapamadığıma siz de şaşınız ben de… Kaç kere başladım; cümleleri sıraladım, okudum, Türkçesini beğendim fakat karşılaştırınca kaşlarımı çattım; zira gördüm ki ya ben muharrire yetişemiyorum yahut kendiliğimden muharrire bir şey ekleyip, bazen daha güzelleştirmekle beraber, fikrine tam tercüman olamıyorum. Vazgeçtim.”

Kur’an gibi edebi bir yapıtı tercümeye kalkışan bizler bu konuda daha az cüretkâr ve daha hassas olmalı değil miyiz? Sayısı üç yüz dört yüzleri bulduğu, olur olmaz herkesin meal yazma hastalığına tutulduğu bir ülkede bu işin hakkını verenlerin sayısı bir elin beş parmağını buluyor mu acaba? Bu yazıda tefsir ve meallerde yanlış yerlere konulmuş olan yapbozun iki parçasına, “saat” (السَّاعَةُ) ve “kıyamet” (القِيَامَةُ) kavramlarına yer vereceğim. Diyanet İslam Ansiklopedisi’nde “kıyamet”le ilgili şu söyleniyor: “Kıyamet… evrenin ve insanın fani olduğunu kabul eden dinlerde … dünya hayatının sona erişini ifade etmektedir.” Aynı ansiklopedide “saat” ile ilgili de şöyle deniyor: “…kıyametin kopma zamanı ve kıyamet günü anlamında kullanılan bir Kur’an terimi.” Diyanet İslam Ansiklopedisi’nde her iki kavramın da kozmik düzenin bozulması olarak açıklandığı görülüyor.

Benzer bir karışıklık bütün meallerde gözlenmektedir. Belirttiğim durum, tercümelerini Diyanet mealinden verdiğim aşağıdaki örneklerde göze çarpmaktadır:

• مَنْ اَعْرَضَ عَنْهُ فَإِنَّهُ يَحْمِلُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وِزْرًا Kim ondan yüz çevirirse şüphesiz ki o, kıyamet gününde ağır bir günah yükü yüklenecektir. (Taha, 20/100)

• وَاَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا وَاَنَّ اللَّهَ بَيْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Onda hiçbir şüphe yoktur ve şüphesiz Allah, kabirdeki kimseleri diriltecektir. (Hac, 22/7)

Dikkat edilirse yukarıdaki iki örnekte geçen “kıyamet” ve “saat” lafızlarının her ikisi kıyamet olarak çevrilmiştir. Kur’an’ın “kıyamet” lafzıyla anlattığı olgunun Türkçede anlaşılanla münasebeti olabilir mi? Bence olamaz. Zira Arapçada “kalkmak” anlamındaki “kâme” (قَامَ) kökünden türeyen bu kavram Kur’an’ın bütün ayetlerinde dirilişi betimler. Yine dikkat edilmeli ki, ikinci örnekte Türkçede anlaşıldığı biçimiyle kıyameti betimleyen kavramın “saat” olduğu ve dirilişin onun ardından vuku bulacağı anlatılmaktadır. Bir de وَكُلُّهُمْ آتِيهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَرْدًا “Diriliş gününde hepsi O’na tek olarak geleceklerdir.”(Meryem, 19:95) ayetinde Allah’a gelişin kıyametin değil de dirilişin akabinde olacağının söylenmesi manidardır.

Açıkça belirtirsem üzerinde yaşadığımız dünya gezegeninde yaşamın son bulmasıyla sonuçlanacak yıkım için Kur’an “saat” kavramını kullanır. Bu da demek oluyor ki bizim Türkçede kullandığımız “kıyamet” sözcüğü gerçekte Kur’an’ın “saat” olarak isimlendirdiği olayın adıdır. Buna karşın Kur’an “kıyamet” lafzını dünyada ve de evrende vuku bulacak yıkımdan sonra gerçekleşecek “diriliş” anlamında kullandığı halde tefsir ve meallerde bu kavram “saat” sözcüğünde olduğu gibi “kıyamet” olarak tefsir ve tercüme edilmektedir. Bu da Kur’an’ın iki önemli kavramı olan kıyamet anlamındaki “saat” ile diriliş anlamındaki “kıyamet” kavramlarında bir paradoksa yol açmaktadır. Bu karmaşa ve çelişkinin giderilmesi kavramlara yerli yerinde doğru karşılıkların verilmesiyle mümkündür. Bu yüzden tefsir ve meallerde Kur’an’daki “saat” ifadelerini “kıyamet”, buna karşın “kıyamet” ifadelerini ise “diriliş” olarak çevirmek gerekmektedir. Bu minvalde yukarıdaki ayetleri Sedid Kur’an Meali’nde şöyle tercüme ettim.

Kim ondan yüz çevirirse, gerçekten diriliş gününde bir yük yüklenir. (Taha, 20/100)

Şu da bir gerçek ki, kıyamet gelmektedir; onda şüphe yoktur ve Allah kabirlerdekileri diriltecektir. (Hac, 22/7)

Kaynakça:

DİA, “Kıyamet” mad. XXV, 516.

DİA, “Saat” mad. XXXV, 322.

Diyanet meali

İsmail Aydın, Sedid Kur’an Meali

İsmail Aydın, Sedid Kur’an Sözlüğü

Refik Halid Karay, Edebiyatı Öldüren Rejim, s. 391.

Her hakkı mahfuzdur. www.sedid.com.tr domain adresindeki yazıların her çeşit elektronik ya da matbu bir ortamda yayımlanması yasaktır; ancak bu yazıların kaynak gösterilmesi, www.sedid.com.tr adresinde yer aldıklarının belirtilmesi ve doğrudan aktif bağlantı verilmesi koşuluyla yazılardan alıntı yapılabilir. www.sedid.com.tr internet adresinde yer alan resim, fotoğraf, grafik, vb. her türlü görüntü malzemesinin başka bir ortamda yayımlanması kesinlikle yasaktır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Alışveriş Sepeti
Scroll to Top